SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ENBİYA

<< 1389 >>

EK SAYFA – 1389-2

28. BAB

 

حدثني إسحاق بن نصر: حدثنا عبد الرزاق، عن معمر، عن همام بن منبه: أنه سمع أبا هريرة رضي الله عنه يقول:  قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (قيل لبني إسرائيل: {ادخلوا الباب سجدا وقولوا حطة}. فبدلوا، فدخلوا يزحفون على أستاههم، وقالوا: حبة في شعرة).

 

[-3403-] Ebu Hureyre r.a dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İsrailoğullarına: 'Kapıdan içeriye secde ederek girin ve hıtta deyin' denildi. Onlar ise sözü değiştirdiler ve arkalarını dönerek girdiler. habbe (Bir arpa içinde bir buğday olsun), dediler. "

 

Tekrar: 4479, 4641

 

 

حدثني إسحاق بن إبراهيم: حدثنا روح بن عبادة: حدثنا عوف، عن الحسن ومحمد وخلاس، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إن موسى كان رجلا حييا ستيرا، لا يرى من جلده شيء استحياء منه، فآذاه من آذاه من بني إسرائيل، فقالوا: ما يستتر هذا التستر، إلا من عيب بجلده: إما برص وإما أدرة، وإما آفة، وإن الله أراد أن يبرئه مما قالوا لموسى، فخلا يوما وحده، فوضع ثيابه على الحجر، ثم اغتسل، فلما فرغ أقبل إلى ثيابه ليأخذها، وإن الحجر عدا بثوبه، فأخذ موسى عصاه وطلب الحجر، فجعل يقول: ثوبي حجر، ثوبي حجر، حتى انتهى إلى ملأ من بني إسرائيل، فرأوه عريانا أحسن ما خلق الله، وأبرأه مما يقولون، وقام الحجر، فأخذ ثوبه فلبسه، وطفق بالحجر ضربا بعصاه، فوالله إن بالحجر لندبا من أثر ضربه، ثلاثا أو أربعا أو خمسا، فذلك قوله: {يا أيها الذين آمنوا لا تكونوا كالذين آذوا موسى فبرأه الله مما قالوا وكان عند الله وجيها}).

 

[-3404-] Ebu Hureyre r.a. dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Musa çok hayalı ve avretini örtmeye çokça gayret eden birisi idi. Hayasından ötürü teninden hiçbir yer görünmezdi. İsrailoğullarından ona eziyette bulunanlar eziyet ederek: Onun bu şekilde örtünmesinin tek sebebi derisindeki bir kusurdan dolayıdır. Başka bir sebebi de yoktur. Bu ya bir baraştır ya hayalarında şişiklik vardır yahut bir başka hastalığı vardır, dediler.

 

Allah da onların Musa'nın onların söylediklerinden beri olduğunu ortaya çıkarmak istedi. Bir gün tek başına iken elbiselerini çıkartıp, taşın üzerine bıraktı. Sonra yıkandı. Yıkanmasını bitirince elbiselerini almak üzere geldi. Fakat taş, elbisesini de beraberinde hızlıca götürüp gitti. Musa, asasını aldı ve taşın arkasından gitti. Bu arada: Ey taş elbisemi ver, ey taş elbisemi ver, diyordu.

 

Nihayet İsrailoğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onun çıplak olduğunu ve Allah'ın yarattığı en güzel bir surette bulunduğunu gördüler. Böylelikle Allah onların söylediklerinden onu temize çıkarmış oldu. Taş da yerinde durdu, elbisesini alıp giyindi. Asasıyla da taşa vurmaya koyuldu. Allah'a yemin ederim, onun üç, dört ya da beş defa taşa vurmasından ötürü taşta girintiler vardır. İşte yüce Allah'ın: "Ey iman edenler! Siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Allah onları dediklerinden temize çıkardı. O Allah indinde itibarlı ve değerli idi. "[Ahzab,69] buyruğu bunu anlatmaktadır.

 

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا شعبة، عن الأعمش قال: سمعت أبا وائل قال: سمعت عبد الله رضي الله عنه قال: قسم النبي صلى الله عليه وسلم قسما، فقا رجل: إن هذه لقسمة ما أريد بها وجه الله، فأتيت النبي صلى الله عليه وسلم فأخبرته، فغضب حتى رأيت الغضب في وجهه، ثم قال: يرحم الله موسى، قد أوذي بأكثر من هذا فصبر).

 

[-3405-] Abdullah r.a. dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir miktar mal paylaştırdı. Bir adam: Şüphesiz bu paylaştırma ile Allah'ın rızası maksat olarak gözetilmemiştir, dedi. Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gidip ona (söyleneni) haber verdim. Ben öfkesinin etkisini yüzünde fark edebileceğim kadar öfkelendi, sonra şöyle buyurdu: Allah Musa'ya rahmetini ihsan eylesin. Ona bundan fazlasıyla eziyet edildi, yine de sabretmişti."

 

 

AÇIKLAMA:     "Hayasından ötürü teninden hiçbir yer görünmezdi." Buradaki ifadeler israil oğullarının birbirlerinin önünde çıplak olarak yıkandıkları ve bunun şeraitlerinde caiz olduğu izlenimini vermektedir. Musa aleyhisselam ise hayasından dolayı tek başına yıkanmıştı.

 

"Haya şişkinliği" ile ilgili açıklama daha önce Gusül bölümünde geçmiş bulunmaktadır.

 

"Bir gün tek başına kaldı. Elbiselerini taşın üstüne bıraktı." ifadesinin zahirinden anlaşıldığına göre o, suya çıplak olarak girdi.

 

"Taş elbisesini alıp kaçtı." Hızlıca gitti.

 

"Ey taş, elbisem; ver, ey taş ... " ifadesi elbisemi ver ve elbisemi bana geri iade et, anlamındadır. Bu hadis Gusül bahsinde geçtiğinde "elbisemi ver ey taş" lafzıyla geçmiş idi.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1. Zaruret halinde çıplak olarak yürümek caizdir.

 

ibnu'l-Cevzi dedi ki: Musa tenhada tek başına iken sudan çıktığında, elbisesini görmeyince, kimsenin kendisini çıplak olarak görmeyeceği kanaatiyle taşın peşinden gitmişti. Taşın peşinden giderken bir topluluk ile karşılaştı ve yanlarından geçti. Nitekim nehir kuyuları çoğunlukla tenha olmakla birlikte, yakın bir yerde birilerinin bulunmayacağından yana emin olunamaz. O bulunduğu yerde kimse olmadığından ötürü kendisini görmeyeceği kanaati ile hareket etmiş, fakat onu görenlere rastlamış ve onu görmüşlerdi. Anlaşıldığı kadarıyla o rivayette belirtildiği üzere taşın arkasından gitmiş ve nihayet İsrailoğullarının bir meclisine kadar ulaşmış idi. Aralarında da bu hususta ileri geri konuşmuş olan kimseler de vardı. Böylelikle bu işin faydası da ortaya çıkmış olmaktadır. Yoksa onlardan rastgele kimseler arasında durmuş olsaydı, bunun öbür haldeki gibi bir etkisi olmazdı.

 

2. Tedavi yahut da bir kusurdan uzak olup olmamanın anlaşılmak istenmesi gibi, gerektirid bir zaruret halinde avrete bakmak caizdir. Nitekim eşlerden birisi nikahı feshetmek için diğeri aleyhine baraş hastalığının bulunduğunu iddia edecek olursa, diğeri de bunu kabul etmemesi hali buna örnektir.

 

3. Nebiler ahlakları ve hilkatleri itibariyle son derece mükemmeldirler. Herhangi bir nebiye hilkatinde bir eksiklik nispet edilecek olursa ona eziyet verilmiş olur, bunu yapanın kafir olacağından korkulur.

 

4. Bu hadiste Musa aleyhisselam'ın apaçık bir mucizesi görülmektedir.

 

Ademoğullarının da beşer tabiatının ağırlıklı etkisi altında olduğu da anlaşılmaktadır. Çünkü Musa, taşın, ancak Allah'tan aldığı bir emirle elbisesini alıp gittiğini biliyordu. Bununla birlikte o bu taşa aklı başında bir varlık gibi muamele etmiş ve hatta ona asasıyla darbeler indirmişti. Muhtemelen asası ile vurmasının taşta iz bırakması suretiyle kavmine bir başka mucize göstermek istemiş de olabilir.

 

5. Nebiler cahillere karşı son derece sabırlı idiler ve eziyetlerine katlanıp, tahammül etmişlerdir. Uğradıkları eziyetler hususunda Yüce Allah güzel " akıbeti onların lehine belirlemiştir.